SAĞLIK etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
SAĞLIK etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

27 Eylül 2011 Salı

PSİKOPATLAR NİÇİN ÇOĞALIYOR

  • PSIKOPATLAR NICIN COGALIYOR ..‏

Psikopatlar niçin çoğalıyor?..

32 yaşındaki oğlu için gelen anne şikayet ediyor: "Doğru dürüst okumadı ama okul bitti. Şimdi de iş beğenmiyor. Bulduğumuz işlere 'yorucu, bana yakışmaz, bu paraya çalışılır mı' gibi gerekçelerle gitmiyor. Bütün gün evde. 'Onu getir, bunu al' şeklinde emirler veriyor. Yapmak istemediğimizde 'Beni doğurdunuz, yapmak zorundasınız, çocuğunuz değil miyim?' diyor. Direnirsek üstümüze yürümeye başlıyor. Artık korkuyoruz. Ne yapabiliriz?" Bir başka anne benzer şeyleri henüz 16 yaşındaki oğlu için anlatıyor. Her sabah özel şoförün okula götürdüğü, haftalık harcaması asgari ücretten fazla olan, kredi kartı ile istediğini alabilen ve bunların az olduğunu, okulu nasılsa bitireceğini, babasının işinin onu beklediğini ve bu nedenle gençliğini çalışarak geçirmesinin anlamsız olduğunu söyleyen, sabahlara kadar barlarda gezen, kızdığı zaman kendisine küfür eden, el kaldıran bir çocuk. Bir baba, 14 yaşındaki çocuğunun kendisini yaraladığını ağlayarak anlatıyor ve benzer bir öyküyü aktarıyor. Hepsinin son cümlesi benzer: "Doğduğundan beri bir dediğini iki etmedik, koruduk, sevdik. Hiçbir şeyini eksik bırakmadık. Niçin böyle oldu?" 'Öğrencinin Jaguar marka arabası olur mu?' tartışmaları bu konuyu ele almamı zorunlu hale getirdi. Yazmadan önce tartışmaları bir kez daha gözden geçirdim. Tartışılan konu: O öğrencinin Cumhurbaşkanı'na gitmesiymiş. Oysa tartışılması gereken konu: Çocukların kaç yaşında, nelere sahip olmalarının daha doğru olduğu olmalıydı. Çünkü özel üniversitelerin park yerlerine girdiğiniz zaman göreceğiniz araba markaları, tartışılan Jaguar'dan ucuz olmayacaktır. Aslında üniversitelere gitmeye ve arabalara bakmaya bile gerek yok. Sokaklardaki, kafelerdeki gençlere, hatta genç bile sayılamayacak küçük çocuklara bakın. Sadece kıyafetlerine değil, ellerindeki cep telefonlarına, taşıdıkları çantalara ve en önemlisi konuşmalarına bir bakın. Ailesi varlıklı olan çocuk ve gencin bunlara hakkı var mı? Herhalde vardır. Zaten tartışılması gereken de bu değil. Tartışılması gereken; çocuklara ve gençlere zamanı gelmeden alınanların ve izin verilen davranışların, onların gelişimine ve topluma nasıl zarar vereceği olmalıdır. Çevreye ve kendine zarar verici davranışların olması, herkesin kendisine borçlu olduğunu düşünen ve bu nedenle isteklerinin hemen ve eksiksiz yerine getirilmesini isteyen, yapılmadığı zaman saldırganlaşan, emek sarf etmeyen, sorumluluklarını yerine getirmeyen kişileri 18 yaşın altındalarsa 'davranım bozukluğu'yla, üstünde ise 'antisosyal kişilik bozukluğu'yla tanımlıyoruz. Yaygın olarak bilinen adı ile bu kişilere 'psikopat' diyoruz. Son yıllarda bu sorunla ilgili başvurular giderek artıyor. Bu artışın en büyük nedeni; çocuk yetiştirme biçimimizdir. SORUMSUZ VE DOYUMSUZ ÇOCUK

Doğduğundan beri bir dediği iki edilmeyen, her istediğine kavuşan, isteğinin yaşı ile uyumlu olup olmadığına bakılmayan, emek sarf etmeden, değerini bilmeden alınanları, yapılanları hak görerek yetişen bir çocuğun; sorumluluk sahibi, doyumlu, çalışarak kazanmanın erdemine inanan, bir şeyleri elde etmek için emek sarf etmesi gerektiğini bilerek çalışan bir birey olmasını beklemek mümkün mü? Avrupalı ve Amerikalı aileleri 'çocuklarına bakmıyorlar, yazları çalışmalarını istiyorlar' diye kötüleyenlerin düşüncelerini gözden geçirmelerinde yarar var. Çocuklarımızı sevmekle onları doğru yetiştirmek arasındaki farkı anlamamıza yardımcı olur, diye daha önce de yayımladığım, 'Geleceğin Psikopatlarını Yetiştirme Yolları'nı tekrar yayımlıyorum: - Daha küçükken çocuğa istediği her şeyi vermeye başlayın! Bu şekilde o, herkesin onun geçimini sağlamak zorunda olduğuna inanacaktır. - Kötü sözler söylediği zaman gülün! Böylece o kendisinin akıllı olduğuna inanacaktır. - Ona düşünmeyi ve beynini kullanmayı hiç öğretmeyin! 21 yaşına gelince kendi kararlarını, kendisi versin diye bekleyin! - Yerde bıraktığı her şeyi kaldırın; kitaplarını, ayakkabılarını, kıyafetlerini... Onun için her şeyi siz yapın ki o, bütün sorumluluklarını başkalarına yüklemeye alışsın! - Onun gözünün önünde sık sık kavga edin ki aile bir gün parçalanırsa çok fazla üzülmesin. - Ona istediği kadar harçlık verin ki hiçbir zaman kendi parasını kazanmanın ne olduğunu öğrenmesin. - Yiyecek, giyecek ve konforla ilgili bütün arzularını yerine getirin ki, istediklerine ulaşmak için çalışmak gerektiğini öğrenmesin. - Komşulara, öğretmenlere, polislere karşı daima onun tarafını tutun ki, onların hepsine karşı peşin hükümleri oluşsun. - Bütün bunları ve benzerlerini yaparak yetiştirdiğiniz çocuğunuz bir gün suç islerse, kendisinden özür dileyin! Ama onu felaket dolu bir hayata hazırladığınız için kendinize teşekkür etmeyi ihmal etmeyin!!

(Bu belge, ABD Houston Polis Müdürlüğü tarafından hazırlandı ve kentteki tüm evlere ve okullara dağıtıldı.)

Prof. Dr. Bengi Semerci

__._,_.__

28 Mayıs 2011 Cumartesi

SAĞLIK

Ofis çalışanları dikkat! Masabaşı bir işte çalışanların kalın bağırsak kanserine yakalanma riski 2 kart artıyor! 10 yıldan uzun bir süre boyunca masabaşı işte çalışan kişilerin kalın bağırsak kanserine yakalanma riskinin iki kat arttığı ortaya çıktı. Avustralyalı bilim insalarının Amerikan Epidemioloji dergisinde yayımlanan çalışmasında, hareketsiz biçimde çalışmanın yanı sıra etsiz ve yağsız bir diyet ile sürekli spor yapmak da kalın bağırsak kanserine yakalanma riskini iki kat artırıyor. 918 bağırsak kanseri hastası ile 1021 sağlıklı insanın karşılaştırılmasıyla yapılan araştırmada, bu kişilerin iş yaşamları, fiziksel aktivite yapma oranları ve hayat tarzlarına bakıldı. Bilim insanları araştırma sonucunda, boş zamanlarında herhangi bir aktivitede bulunmanın uzun süreli oturma sonucu ortaya çıkabilecek zararları engelleyebilir. Teknolojinin gelişmesiyle birlikte "beyaz yakalı" yani bütün gün bir ofisin içinde masabaşı çalışan insan sayısının her geçen gün arttığına vurgu yapılan çalışmada, bunun da kanser vakalarının önlem alınmazsa artacağına işaret ettiği belirtildi. "Masabaşı iş"te çalışan insanların kan şekerinin de yükseldiği ve insülin üretimine zarar da verdiği kaydedilen çalışmada, bunun da kalın bağırsak kanserini tetiklediği kaydedildi. HER YIL 40 BİN KİŞİ Her yıl yaklaşık 40 bin kişiye kalın bağırsak kanseri teşhisi konulurken, bu kişilerin 16 bini ölüyor. Bir çoğu ise kanser teşhisi konulduktan hemen sonra ölüyor, çünkü sinsice ilerleyen hastalık kendini belli etmeye başladığında artık çok geç oluyor. --

SAĞLIK

Ofis çalışanları dikkat! Masabaşı bir işte çalışanların kalın bağırsak kanserine yakalanma riski 2 kart artıyor! 10 yıldan uzun bir süre boyunca masabaşı işte çalışan kişilerin kalın bağırsak kanserine yakalanma riskinin iki kat arttığı ortaya çıktı. Avustralyalı bilim insalarının Amerikan Epidemioloji dergisinde yayımlanan çalışmasında, hareketsiz biçimde çalışmanın yanı sıra etsiz ve yağsız bir diyet ile sürekli spor yapmak da kalın bağırsak kanserine yakalanma riskini iki kat artırıyor. 918 bağırsak kanseri hastası ile 1021 sağlıklı insanın karşılaştırılmasıyla yapılan araştırmada, bu kişilerin iş yaşamları, fiziksel aktivite yapma oranları ve hayat tarzlarına bakıldı. Bilim insanları araştırma sonucunda, boş zamanlarında herhangi bir aktivitede bulunmanın uzun süreli oturma sonucu ortaya çıkabilecek zararları engelleyebilir. Teknolojinin gelişmesiyle birlikte "beyaz yakalı" yani bütün gün bir ofisin içinde masabaşı çalışan insan sayısının her geçen gün arttığına vurgu yapılan çalışmada, bunun da kanser vakalarının önlem alınmazsa artacağına işaret ettiği belirtildi. "Masabaşı iş"te çalışan insanların kan şekerinin de yükseldiği ve insülin üretimine zarar da verdiği kaydedilen çalışmada, bunun da kalın bağırsak kanserini tetiklediği kaydedildi. HER YIL 40 BİN KİŞİ Her yıl yaklaşık 40 bin kişiye kalın bağırsak kanseri teşhisi konulurken, bu kişilerin 16 bini ölüyor. Bir çoğu ise kanser teşhisi konulduktan hemen sonra ölüyor, çünkü sinsice ilerleyen hastalık kendini belli etmeye başladığında artık çok geç oluyor. --

SAĞLIK

Ofis çalışanları dikkat! Masabaşı bir işte çalışanların kalın bağırsak kanserine yakalanma riski 2 kart artıyor! 10 yıldan uzun bir süre boyunca masabaşı işte çalışan kişilerin kalın bağırsak kanserine yakalanma riskinin iki kat arttığı ortaya çıktı. Avustralyalı bilim insalarının Amerikan Epidemioloji dergisinde yayımlanan çalışmasında, hareketsiz biçimde çalışmanın yanı sıra etsiz ve yağsız bir diyet ile sürekli spor yapmak da kalın bağırsak kanserine yakalanma riskini iki kat artırıyor. 918 bağırsak kanseri hastası ile 1021 sağlıklı insanın karşılaştırılmasıyla yapılan araştırmada, bu kişilerin iş yaşamları, fiziksel aktivite yapma oranları ve hayat tarzlarına bakıldı. Bilim insanları araştırma sonucunda, boş zamanlarında herhangi bir aktivitede bulunmanın uzun süreli oturma sonucu ortaya çıkabilecek zararları engelleyebilir. Teknolojinin gelişmesiyle birlikte "beyaz yakalı" yani bütün gün bir ofisin içinde masabaşı çalışan insan sayısının her geçen gün arttığına vurgu yapılan çalışmada, bunun da kanser vakalarının önlem alınmazsa artacağına işaret ettiği belirtildi. "Masabaşı iş"te çalışan insanların kan şekerinin de yükseldiği ve insülin üretimine zarar da verdiği kaydedilen çalışmada, bunun da kalın bağırsak kanserini tetiklediği kaydedildi. HER YIL 40 BİN KİŞİ Her yıl yaklaşık 40 bin kişiye kalın bağırsak kanseri teşhisi konulurken, bu kişilerin 16 bini ölüyor. Bir çoğu ise kanser teşhisi konulduktan hemen sonra ölüyor, çünkü sinsice ilerleyen hastalık kendini belli etmeye başladığında artık çok geç oluyor. --

sağlık

Ofis çalışanları dikkat! Masabaşı bir işte çalışanların kalın bağırsak kanserine yakalanma riski 2 kart artıyor! 10 yıldan uzun bir süre boyunca masabaşı işte çalışan kişilerin kalın bağırsak kanserine yakalanma riskinin iki kat arttığı ortaya çıktı. Avustralyalı bilim insalarının Amerikan Epidemioloji dergisinde yayımlanan çalışmasında, hareketsiz biçimde çalışmanın yanı sıra etsiz ve yağsız bir diyet ile sürekli spor yapmak da kalın bağırsak kanserine yakalanma riskini iki kat artırıyor. 918 bağırsak kanseri hastası ile 1021 sağlıklı insanın karşılaştırılmasıyla yapılan araştırmada, bu kişilerin iş yaşamları, fiziksel aktivite yapma oranları ve hayat tarzlarına bakıldı. Bilim insanları araştırma sonucunda, boş zamanlarında herhangi bir aktivitede bulunmanın uzun süreli oturma sonucu ortaya çıkabilecek zararları engelleyebilir. Teknolojinin gelişmesiyle birlikte "beyaz yakalı" yani bütün gün bir ofisin içinde masabaşı çalışan insan sayısının her geçen gün arttığına vurgu yapılan çalışmada, bunun da kanser vakalarının önlem alınmazsa artacağına işaret ettiği belirtildi. "Masabaşı iş"te çalışan insanların kan şekerinin de yükseldiği ve insülin üretimine zarar da verdiği kaydedilen çalışmada, bunun da kalın bağırsak kanserini tetiklediği kaydedildi. HER YIL 40 BİN KİŞİ Her yıl yaklaşık 40 bin kişiye kalın bağırsak kanseri teşhisi konulurken, bu kişilerin 16 bini ölüyor. Bir çoğu ise kanser teşhisi konulduktan hemen sonra ölüyor, çünkü sinsice ilerleyen hastalık kendini belli etmeye başladığında artık çok geç oluyor. --

20 Nisan 2011 Çarşamba

SAĞLIK

SU İÇMEK İÇİN 46 NEDEN
Neden Su içmeliyiz... 1- Hiç bir şey su olmadan yaşayamaz. 2-... Göreceli su yetersizliği vücudun bazı fonksiyonlarını önce bastırır, sonra öldürür. 3- Su temel enerji kaynağıdır. 4- Su vücudun her hücresinde eleiksel ve manyetik enerji üretir, bize yaşam gücü verir. 5- Hücre yapısındaki Maddeleri birbirine bağlayan bir yapıştırıcıdır. 6- DNA hasarını önler ve onarım mekanizmalarının daha iyi çalışmasına yardımcı olur, böylece üretilen Anormal DNA sayısı azalır. 7- Bağışıklık sisteminin merkezi olan kemik iliğinde, bu sistemi Kanser de dahil olmak üzere, çeşitli hastalıklara karşı güçlendirir. 8- Bütün besinlerin, vitaminlerin ve Minerallerin temel çözücüsüdür. Vücutta besinleri küçük parçalara ayırır, sindirimlerinde ve son metabolik aşamalarında görev yapar. 9- Besinlere enerji verir ve parçalanan besinler sindirim sırasında bu enerjiyi vücuda aktarır. Susuz yenen yemeğin vücut için hiçbir enerji değeri yoktur. 10-Su, besinlerdeki gerekli öğelerin emilimini artırır. 11-Bütün öğelerin vücuda taşınmasına yardımcı olur. 12-Akciğerlerde Oksijen toplayan kırmızı kan hücrelerinin çalışma verimini artırır. 13-Hücreye ulaşan su, o hücreye oksijen verir ve atık gazları vücuttan atılmaları için akciğerlere taşır. 14-Vücudun çeşitli bölgelerinden zehirli atıkları toplar ve atılmaları için karaciğer ya da böbreklere taşır. 15-Eklem boşluklarındaki temel yağlayıcı maddedir, ait ve sırt ağrılarının oluşumunun önlenmesinde yardımcı olur. 16-Omurgadaki diskleri "şok emici su yastıkları'na dönüştürür. 17-Bağırsakları en iyi çalıştıran yağlayıcı maddedir, kabızlığı önler. 18-Kalp krizi ve felce karşı koruyucudur. 19-Kalp ve beyin damarlarında pıhtılaşmayı önler. 20-Vücudun soğutma ve ısıtma sistemleri için vazgeçilmezdir. 21-Düşünme başta olmak üzere, bütün beyin fonksiyonları için bize güç ve eleiksel enerji verir. 22-Serotonin ve diğer noransmitterlerin (sinir ileticileri) üretimi için vazgeçilmezdir. 23-Melatonin de dahil olmak üzere, beyinde üretilen bütün Hormonların yapımı için gereklidir. 24-Çocuklarda ve yetişkinlerde dikkat yetersizliği sorununa çözüm getirir. 25-Çalışma verimini artırır ve dikkat aralığını büyütür. 26-Su dünyadaki diğer bütün içeceklerden daha kolay bulunabilir ve hiçbir yan etkisi yoktur. 27-es, gerginlik ve Depresyonun hafiflemesine yardımcı olur. 28-Uykuyu düzenler. 29-Yorgunluğun giderilmesine yardımcı olur ve bizeçliğin enerjisini verir. 30-Cildi yumuşatır ve yaşlılık belirtilerinin azalmasına yardımcı olur. 31-Gözlere canlılık ve parlaklık verir. 32-Glokomdan korunmamıza yardım eder. 33-Kemik iliğinde kan üretim sistemlerini düzenler, lösemi ve lenfoma oluşumunun önlenmesine yardımcı olur. 34-Vücutta enfeksiyon ve kanser hücrelerinin geliştiği bölgelerde bağışıklık sistemini güçlendirmek için çok gereklidir. 35-Kanı sulandırır ve dolaşım sırasında pıhtılaşmasını önler. 36-kadınlarda, adet öncesi ağrıyı ve ateş basmasını hafifletir. 37-Kalp atışıyla birlikte kanı sulandırıp dalgalandırarak dolaşımdaki katı maddelerin dibe çökmesini engeller. 38-İnsan vücudunda dehidrasyon sırasında kullanılabilecek bir su deposu yoktur. Bu nedenle Gün boyunca düzenli olarak su içmemiz gerekir. 39-Dehidrasyon cinsellik hormonunun üretimine engel olur, bu iktidarsızlık ve libido kaybının başlıca nedenlerinden biridir. 40-Su içtiğiniz zaman susuzluk ve açlık duygularını ayırt edebilirsiniz. 41-Kilo vermenin en iyi yolu su içmektir. Düzenli aralıklarla su için ve sıkı bir rejim yapmadan zayıflayın. Acıktığınız zaman aşırı yememeli, ama susadığınızda suyunuzu içmelisiniz. 42-Dehidrasyon doku boşlukları, eklemler, böbrekler, karaciğer, beyin ve deride zehirli çökeltilerin birikmesine yol açar. Su bunları temizler. 43-Su, gebelikte sabah bulantılarını azaltır. 44-Zihin ve vücut fonksiyonlarını bütünleştirir. Karar verme ve hedefleri belirleme yeteneğini artırır. 45-Yaşlılıkta bellek kaybının önlenmesine yardımcı olur. Alzheimer, Multipl Skleroz, Parkinson ve Lou Gehring hastalıklarının riskini azaltır. 46-Kafein, Alkol ve bazı ilaçlara duyulan bağımlılığın giderilmesine yardımcı olur.
NOT.YORUMCU GURUBUNA TEŞEKKÜRLER
--

SAĞLIK

SU İÇMEK İÇİN 46 NEDEN
Neden Su içmeliyiz... 1- Hiç bir şey su olmadan yaşayamaz. 2-... Göreceli su yetersizliği vücudun bazı fonksiyonlarını önce bastırır, sonra öldürür. 3- Su temel enerji kaynağıdır. 4- Su vücudun her hücresinde eleiksel ve manyetik enerji üretir, bize yaşam gücü verir. 5- Hücre yapısındaki Maddeleri birbirine bağlayan bir yapıştırıcıdır. 6- DNA hasarını önler ve onarım mekanizmalarının daha iyi çalışmasına yardımcı olur, böylece üretilen Anormal DNA sayısı azalır. 7- Bağışıklık sisteminin merkezi olan kemik iliğinde, bu sistemi Kanser de dahil olmak üzere, çeşitli hastalıklara karşı güçlendirir. 8- Bütün besinlerin, vitaminlerin ve Minerallerin temel çözücüsüdür. Vücutta besinleri küçük parçalara ayırır, sindirimlerinde ve son metabolik aşamalarında görev yapar. 9- Besinlere enerji verir ve parçalanan besinler sindirim sırasında bu enerjiyi vücuda aktarır. Susuz yenen yemeğin vücut için hiçbir enerji değeri yoktur. 10-Su, besinlerdeki gerekli öğelerin emilimini artırır. 11-Bütün öğelerin vücuda taşınmasına yardımcı olur. 12-Akciğerlerde Oksijen toplayan kırmızı kan hücrelerinin çalışma verimini artırır. 13-Hücreye ulaşan su, o hücreye oksijen verir ve atık gazları vücuttan atılmaları için akciğerlere taşır. 14-Vücudun çeşitli bölgelerinden zehirli atıkları toplar ve atılmaları için karaciğer ya da böbreklere taşır. 15-Eklem boşluklarındaki temel yağlayıcı maddedir, ait ve sırt ağrılarının oluşumunun önlenmesinde yardımcı olur. 16-Omurgadaki diskleri "şok emici su yastıkları'na dönüştürür. 17-Bağırsakları en iyi çalıştıran yağlayıcı maddedir, kabızlığı önler. 18-Kalp krizi ve felce karşı koruyucudur. 19-Kalp ve beyin damarlarında pıhtılaşmayı önler. 20-Vücudun soğutma ve ısıtma sistemleri için vazgeçilmezdir. 21-Düşünme başta olmak üzere, bütün beyin fonksiyonları için bize güç ve eleiksel enerji verir. 22-Serotonin ve diğer noransmitterlerin (sinir ileticileri) üretimi için vazgeçilmezdir. 23-Melatonin de dahil olmak üzere, beyinde üretilen bütün Hormonların yapımı için gereklidir. 24-Çocuklarda ve yetişkinlerde dikkat yetersizliği sorununa çözüm getirir. 25-Çalışma verimini artırır ve dikkat aralığını büyütür. 26-Su dünyadaki diğer bütün içeceklerden daha kolay bulunabilir ve hiçbir yan etkisi yoktur. 27-es, gerginlik ve Depresyonun hafiflemesine yardımcı olur. 28-Uykuyu düzenler. 29-Yorgunluğun giderilmesine yardımcı olur ve bizeçliğin enerjisini verir. 30-Cildi yumuşatır ve yaşlılık belirtilerinin azalmasına yardımcı olur. 31-Gözlere canlılık ve parlaklık verir. 32-Glokomdan korunmamıza yardım eder. 33-Kemik iliğinde kan üretim sistemlerini düzenler, lösemi ve lenfoma oluşumunun önlenmesine yardımcı olur. 34-Vücutta enfeksiyon ve kanser hücrelerinin geliştiği bölgelerde bağışıklık sistemini güçlendirmek için çok gereklidir. 35-Kanı sulandırır ve dolaşım sırasında pıhtılaşmasını önler. 36-kadınlarda, adet öncesi ağrıyı ve ateş basmasını hafifletir. 37-Kalp atışıyla birlikte kanı sulandırıp dalgalandırarak dolaşımdaki katı maddelerin dibe çökmesini engeller. 38-İnsan vücudunda dehidrasyon sırasında kullanılabilecek bir su deposu yoktur. Bu nedenle Gün boyunca düzenli olarak su içmemiz gerekir. 39-Dehidrasyon cinsellik hormonunun üretimine engel olur, bu iktidarsızlık ve libido kaybının başlıca nedenlerinden biridir. 40-Su içtiğiniz zaman susuzluk ve açlık duygularını ayırt edebilirsiniz. 41-Kilo vermenin en iyi yolu su içmektir. Düzenli aralıklarla su için ve sıkı bir rejim yapmadan zayıflayın. Acıktığınız zaman aşırı yememeli, ama susadığınızda suyunuzu içmelisiniz. 42-Dehidrasyon doku boşlukları, eklemler, böbrekler, karaciğer, beyin ve deride zehirli çökeltilerin birikmesine yol açar. Su bunları temizler. 43-Su, gebelikte sabah bulantılarını azaltır. 44-Zihin ve vücut fonksiyonlarını bütünleştirir. Karar verme ve hedefleri belirleme yeteneğini artırır. 45-Yaşlılıkta bellek kaybının önlenmesine yardımcı olur. Alzheimer, Multipl Skleroz, Parkinson ve Lou Gehring hastalıklarının riskini azaltır. 46-Kafein, Alkol ve bazı ilaçlara duyulan bağımlılığın giderilmesine yardımcı olur.
NOT.YORUMCU GURUBUNA TEŞEKKÜRLER
--

gönlümden geçenlere bakın

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

bannerımı alırmısınız?


p>”"

gönlümden geçenler

gönlümden geçenler