30 Eylül 2010 Perşembe
29 Eylül 2010 Çarşamba
SAĞLIĞIN SIRLARI 1-Suyu seviniz. Güne iki bardak su içerek başlayıp, gün boyunca 2- 2,5 litre su tüketmeye çalışınız. 2-Her sebze ve meyveyi mevsiminde en az iki defa tüketiniz. Doğanın tamamını kullanmış sayılırsınız. 3-Çocuklar için sütü, büyükler için de özellikle yoğurdu her gün sofranızdan eksik etmeyiniz. Yaşamın sırlarından biri olan probiyotikleri bünyenize almış olursunuz. 4-Hasta olmasanız bile, şifalı otları/bitkileri kullanarak vücut direncinizi (immün sistemi) kuvvetli tutunuz. 5-Evinizde kurutulmuş nane, ıhlamur, adaçayı, kekik, kuşburnu, fesleğen, keten tohumu, zencefil, çörekotu, günlük, yeşil çay ile soğan ve sarımsağı her zaman bulundurunuz. Her gün bunlardan en az birini kullanmaya çalışınız ki bunlar vücudunuzun koruyucu şövalyeleridir. 6-Sarımsak, soğan, tere, maydanoz, nane, dereotu, roka, fesleğen türü yeşillikleri fazla tüketiniz. Bunlar vücudunuzun yakın korumalarıdır. 7-Salatanızı mümkün olduğu kadar çok çeşitten oluşturunuz. 8-Hazır çorbalar yerine kendi yaptığınız çorbaları tercih ediniz. Gıdanın en doğalını elde etmiş olursunuz. 9-Kış için ev yapımı domates salçasını tercih ediniz. Domates tanrının bize armağanı harika bir antioksidandır. 10-Katkı maddeleri içeren gıdaları, mevsim dışı sebze ve meyveleri fazla tüketmeyiniz. Bünyenizi fazla dinamitlememiş olursunuz. 11-Yılda dört kez, on beş gün hiç et tüketilmemesi yararlıdır. 12-Günlük 3-4 adet badem, ceviz ve fındık almanız sizi her daim kuvvetli kılar, 13-Haftada en az 2 kez bakliyat ve balık tüketmeğe çalışınız. 14-Sıcak yemekler için toprak, çelik ve cam kapları tercih ediniz. 15-Kış aylarında tulum peyniri, portakal, limon, greyfurt, mandalina ve kuşburnu tüketimini artırınız. 16-Kışın dışarıda işleriniz yoğun ise; güne pekmez içerek başlayınız. Bu uygulama vücudunuzun antifrizidir. 17-Zihinsel çalışıyorsanız kuru üzüm yiyiniz. Beyniniz enerjisiz kalmasın. 18-Ekmek tercihinizi kepekliden yana kullanınız. Bağırsaklar kepekli tam posalarla tanışsın. 19-Her sabah 20 dakika derin nefes alıp verme çalışması yapılması, her nefes alımlarında 4-5 saniye nefesin içimizde tutulması çok yararlıdır. 20-Sabahları ofis ve evinizi 5 dakika tam havalandırarak maksimum düzeyde oksijen, günlük 30 dakika tempolu yürümekle de tüm organlarınızı kazanırsınız. 21-Gülmeyi hiç ertelemeyiniz. Ruhunuzun en iyi ilaçlarındandır. 22-Gece uyku ortamının karanlık olması, yorgunluk durumlarında ise öğleyin kısa süreli uykular iyidir. Vücudumuzdaki pek çok restorasyon işlemi gece, kısa süreli uykularda da günlük tamiratlar yapılmaktadır. 23-Fırsat buldukça toprağa çıplak ayakla basınız. Tüm olumsuzluklarınız toprağa geçer. 24-Her gün 5 dakika gözlerinizi kapatıp hiçbir şey düşünmemeyi öğreniniz. Bu sizin yeniden doğumunuz gibidir. 25-Yaşamınız boyunca, vücudunuzu çok kötü üşütmemeye çalışınız. 26-Kahvaltı masanızda balı her daim bulundurunuz. Bin bir çiçeğin özütüdür o. 27-Yağ tercihinizi genelde zeytinyağından tarafa kullanınız. Vücudunuz hep bunu bekler. 28-Kahvaltının mutlaka tam yapılması, öğle öğününün orta, akşam öğününün de hafif alınması her daim iyidir. 29-Tuz ve şekeri bünyenize ölçülü alınız. Bunların azı karar fazlası hep zarardır. 30-Margarinleri fazla kullanmamak cildinize, kalbinize ve damarlarınıza verdiğiniz en büyük ödüldür. 31-Günlük bir elma ve bir havucun bünyenizde harikalar yarattığını unutmayınız.
SAĞLIĞIN SIRLARI 1-Suyu seviniz. Güne iki bardak su içerek başlayıp, gün boyunca 2- 2,5 litre su tüketmeye çalışınız. 2-Her sebze ve meyveyi mevsiminde en az iki defa tüketiniz. Doğanın tamamını kullanmış sayılırsınız. 3-Çocuklar için sütü, büyükler için de özellikle yoğurdu her gün sofranızdan eksik etmeyiniz. Yaşamın sırlarından biri olan probiyotikleri bünyenize almış olursunuz. 4-Hasta olmasanız bile, şifalı otları/bitkileri kullanarak vücut direncinizi (immün sistemi) kuvvetli tutunuz. 5-Evinizde kurutulmuş nane, ıhlamur, adaçayı, kekik, kuşburnu, fesleğen, keten tohumu, zencefil, çörekotu, günlük, yeşil çay ile soğan ve sarımsağı her zaman bulundurunuz. Her gün bunlardan en az birini kullanmaya çalışınız ki bunlar vücudunuzun koruyucu şövalyeleridir. 6-Sarımsak, soğan, tere, maydanoz, nane, dereotu, roka, fesleğen türü yeşillikleri fazla tüketiniz. Bunlar vücudunuzun yakın korumalarıdır. 7-Salatanızı mümkün olduğu kadar çok çeşitten oluşturunuz. 8-Hazır çorbalar yerine kendi yaptığınız çorbaları tercih ediniz. Gıdanın en doğalını elde etmiş olursunuz. 9-Kış için ev yapımı domates salçasını tercih ediniz. Domates tanrının bize armağanı harika bir antioksidandır. 10-Katkı maddeleri içeren gıdaları, mevsim dışı sebze ve meyveleri fazla tüketmeyiniz. Bünyenizi fazla dinamitlememiş olursunuz. 11-Yılda dört kez, on beş gün hiç et tüketilmemesi yararlıdır. 12-Günlük 3-4 adet badem, ceviz ve fındık almanız sizi her daim kuvvetli kılar, 13-Haftada en az 2 kez bakliyat ve balık tüketmeğe çalışınız. 14-Sıcak yemekler için toprak, çelik ve cam kapları tercih ediniz. 15-Kış aylarında tulum peyniri, portakal, limon, greyfurt, mandalina ve kuşburnu tüketimini artırınız. 16-Kışın dışarıda işleriniz yoğun ise; güne pekmez içerek başlayınız. Bu uygulama vücudunuzun antifrizidir. 17-Zihinsel çalışıyorsanız kuru üzüm yiyiniz. Beyniniz enerjisiz kalmasın. 18-Ekmek tercihinizi kepekliden yana kullanınız. Bağırsaklar kepekli tam posalarla tanışsın. 19-Her sabah 20 dakika derin nefes alıp verme çalışması yapılması, her nefes alımlarında 4-5 saniye nefesin içimizde tutulması çok yararlıdır. 20-Sabahları ofis ve evinizi 5 dakika tam havalandırarak maksimum düzeyde oksijen, günlük 30 dakika tempolu yürümekle de tüm organlarınızı kazanırsınız. 21-Gülmeyi hiç ertelemeyiniz. Ruhunuzun en iyi ilaçlarındandır. 22-Gece uyku ortamının karanlık olması, yorgunluk durumlarında ise öğleyin kısa süreli uykular iyidir. Vücudumuzdaki pek çok restorasyon işlemi gece, kısa süreli uykularda da günlük tamiratlar yapılmaktadır. 23-Fırsat buldukça toprağa çıplak ayakla basınız. Tüm olumsuzluklarınız toprağa geçer. 24-Her gün 5 dakika gözlerinizi kapatıp hiçbir şey düşünmemeyi öğreniniz. Bu sizin yeniden doğumunuz gibidir. 25-Yaşamınız boyunca, vücudunuzu çok kötü üşütmemeye çalışınız. 26-Kahvaltı masanızda balı her daim bulundurunuz. Bin bir çiçeğin özütüdür o. 27-Yağ tercihinizi genelde zeytinyağından tarafa kullanınız. Vücudunuz hep bunu bekler. 28-Kahvaltının mutlaka tam yapılması, öğle öğününün orta, akşam öğününün de hafif alınması her daim iyidir. 29-Tuz ve şekeri bünyenize ölçülü alınız. Bunların azı karar fazlası hep zarardır. 30-Margarinleri fazla kullanmamak cildinize, kalbinize ve damarlarınıza verdiğiniz en büyük ödüldür. 31-Günlük bir elma ve bir havucun bünyenizde harikalar yarattığını unutmayınız.
28 Eylül 2010 Salı
27 Eylül 2010 Pazartesi
Diş sağlığı ve çürükleri önlemek için yapılması gerekenler
1. Sabah kahvaltısından sonra ve akşam yatmadan önce dişlerinizi fırçalayın ve her gün düzenli olarak diş ipi kullanın.
2. Diş fırçanızı küçük başlı seçin
3. Dişlerinizin iç yüzeylerini, dış yüzeylerini, çiğneyici yüzlerini ve dilinizin üstünü fırçalayın, ara yüzlerde diş ipliği kullanın.
4. Orta derecede sert yada yumuşak kıllı diş fırçası kullanın, fırçanızı belirli aralıklarda değiştirin.
5. Asla başkasının diş fırçasını kullanmayın.
6. Dengeli beslenmeye dikkat edin.
7. Dişlerinizi çürüğe karşı daha dayanıklı hale getiren uygulamalarla ilgili (florlama ve fissür örtücüler) bir diş hekimine başvurun
8. Florürlü bir diş macunu kullanın.
9. Şekerli yiyecekleri ana öğünlerde tüketin, yemek aralarında bir şey yememeye özen gösterin.
10. Çürüklerin erken yakalanması için belirli periyotlarla diş hekimine başvurun. Belirli periyotlarla diş hekimine görünmek diş çürüklerinin erken teşhisini sağlıyor.
24 Eylül 2010 Cuma
İlk Ne Zaman Yaşadınız
Hatırlayın bakalım: İlk ne zaman ağladınız?..
İlk ne vakit merhaba dediniz komşunuza?..
İlk orucu kaç yaşında tuttunuz?
Sahur davulunu ilk ne vakit duydunuz?
İlk kelimeyi kaç yaşında okuyup yazdınız, neydi o?
•••
İlk duanız hangisi?
İlk secdeniz, ilk selâmınız, ilk şükrünüz hatırınızda mı?
İlk iftarınız kimlerle idi?
Onlardan kimler kaldı şimdi dünyada?
İlk ezanı nasıl duydunuz, kim okuyordu, o sıra ne yapıyordunuz?
İlk azarı kimden işittiniz?
Taşıdığınız ilk yük ne idi?
Katıla katıla ilk ne zaman güldünüz?
İlk defa hangi yoksulu, kimsesizi, çaresizi düşündünüz?
İlk yardımınız kimedir?
•••
Bir tutam çiçekle ilk nerede konuştunuz?
Güneşi bulutu, yağmuru ilk nerede tanıdınız?
İlk kar yağışına nerde şahitsiniz, ilk nasıl üşüdünüz, nasıl ısındınız?
İlk defa nerede kayboldunuz?
Asıl önemlisi, ilk öptüğünüz el kimindi?
İlk uyuyamadığınız gece, çabuk geçen ilk günü biliyor musunuz?
Yere, yola tarlaya, betona ilk düşüşünüz aklınızda mı?
Burnunuz ilk ne zaman kanadı?
Hüngür hüngür ağladığınızda kaç yaşındaydınız?
Oynadığınız ilk bebek, ilk oyuncak, nasıl bir şeydi?
Güneşin doğuşunu ilk hangi yıl gördünüz?
•••
İlk kurduğunuz hayâl nasıldı? Para mı, iş mi, gezi mi düşündünüz?
İlk düğüne kiminle gittiniz?
İlk taşıdığınız tabut kimindi?
İlk teselli ettiğiniz dostu hatırlıyor musunuz?
Kana kana içtiğiniz ilk su, ilk serin ayran, yediğiniz ilk şeker bilinir gibi mi?
İlk döğüştüğünüz çocukluk arkadaşınızın adı? İlk kiminle barıştınız?
İlk çıktığınız dağ hangisi?
Otobüse, trene ilk binişiniz, ilk hoşçakal deyişiniz, ilk yapayalnız kalışınız... İlk öksürüşünüz, başınızın ilk ağrıyışı, ilk hasta yatışınız... İlk iyi oluşunuz, dünyayı seviverişiniz ile ilk hayranlıklarınızı yeniden yaşamak ister misiniz?
İlk kimi kandırdınız?
Sizi ilk defa kim aldattı, ümitlendirdi, sevindirdi?
Küplere ilk hangi çağda bindiniz?
İnanmanın büyüklüğünü ilk ne zaman keşfettiniz?
İlk defa ne vakit şu dünyada bir yeriniz olduğunu hissettiniz?
İlk defa ne iken ve nerede iken var ile yok arasındayım dediniz?
Kendinize, ömrünüze, çevrenize karşı ilk sıkı hesapları yaptığınız günü andığınız oluyor mu?
Karanlıkta ilk kalışınız, günü ilk özleyişiniz hangi zamandı?
Evden ilk ayrılışınızdaki heveslerle tadlanmış kuytular; ilk geri dönüşünüz, ilk ziyaretiniz ve kendi yuvanıza ilk yabancımtırak kalışınız pek mi uzaklarda?
İlk büyüyüşleriniz ve cıngıllı yürüyüşlerinizi hangi esintilerle süslemiştiniz?
İlk sevgileriniz, ilk sevilmeleriniz dün gibi mi, çok mu ötede?
İlk Ne Zaman Yaşadınız
Hatırlayın bakalım: İlk ne zaman ağladınız?..
İlk ne vakit merhaba dediniz komşunuza?..
İlk orucu kaç yaşında tuttunuz?
Sahur davulunu ilk ne vakit duydunuz?
İlk kelimeyi kaç yaşında okuyup yazdınız, neydi o?
•••
İlk duanız hangisi?
İlk secdeniz, ilk selâmınız, ilk şükrünüz hatırınızda mı?
İlk iftarınız kimlerle idi?
Onlardan kimler kaldı şimdi dünyada?
İlk ezanı nasıl duydunuz, kim okuyordu, o sıra ne yapıyordunuz?
İlk azarı kimden işittiniz?
Taşıdığınız ilk yük ne idi?
Katıla katıla ilk ne zaman güldünüz?
İlk defa hangi yoksulu, kimsesizi, çaresizi düşündünüz?
İlk yardımınız kimedir?
•••
Bir tutam çiçekle ilk nerede konuştunuz?
Güneşi bulutu, yağmuru ilk nerede tanıdınız?
İlk kar yağışına nerde şahitsiniz, ilk nasıl üşüdünüz, nasıl ısındınız?
İlk defa nerede kayboldunuz?
Asıl önemlisi, ilk öptüğünüz el kimindi?
İlk uyuyamadığınız gece, çabuk geçen ilk günü biliyor musunuz?
Yere, yola tarlaya, betona ilk düşüşünüz aklınızda mı?
Burnunuz ilk ne zaman kanadı?
Hüngür hüngür ağladığınızda kaç yaşındaydınız?
Oynadığınız ilk bebek, ilk oyuncak, nasıl bir şeydi?
Güneşin doğuşunu ilk hangi yıl gördünüz?
•••
İlk kurduğunuz hayâl nasıldı? Para mı, iş mi, gezi mi düşündünüz?
İlk düğüne kiminle gittiniz?
İlk taşıdığınız tabut kimindi?
İlk teselli ettiğiniz dostu hatırlıyor musunuz?
Kana kana içtiğiniz ilk su, ilk serin ayran, yediğiniz ilk şeker bilinir gibi mi?
İlk döğüştüğünüz çocukluk arkadaşınızın adı? İlk kiminle barıştınız?
İlk çıktığınız dağ hangisi?
Otobüse, trene ilk binişiniz, ilk hoşçakal deyişiniz, ilk yapayalnız kalışınız... İlk öksürüşünüz, başınızın ilk ağrıyışı, ilk hasta yatışınız... İlk iyi oluşunuz, dünyayı seviverişiniz ile ilk hayranlıklarınızı yeniden yaşamak ister misiniz?
İlk kimi kandırdınız?
Sizi ilk defa kim aldattı, ümitlendirdi, sevindirdi?
Küplere ilk hangi çağda bindiniz?
İnanmanın büyüklüğünü ilk ne zaman keşfettiniz?
İlk defa ne vakit şu dünyada bir yeriniz olduğunu hissettiniz?
İlk defa ne iken ve nerede iken var ile yok arasındayım dediniz?
Kendinize, ömrünüze, çevrenize karşı ilk sıkı hesapları yaptığınız günü andığınız oluyor mu?
Karanlıkta ilk kalışınız, günü ilk özleyişiniz hangi zamandı?
Evden ilk ayrılışınızdaki heveslerle tadlanmış kuytular; ilk geri dönüşünüz, ilk ziyaretiniz ve kendi yuvanıza ilk yabancımtırak kalışınız pek mi uzaklarda?
İlk büyüyüşleriniz ve cıngıllı yürüyüşlerinizi hangi esintilerle süslemiştiniz?
İlk sevgileriniz, ilk sevilmeleriniz dün gibi mi, çok mu ötede?
23 Eylül 2010 Perşembe
22 Eylül 2010 Çarşamba
ARIFE YAZICI OĞLU ARKADAŞIMA TEŞEKKÜRLER EDIYORUM
Gönderen belguzaranne zaman: 16:29Yeşil çayın faydaları
KEREBİÇCİ(mersın yöresının meşhur tatlısı
malzemeler. çövenkremasıiçin: 2adet çövenotu 5 su bardağı pudra sekeri 100gr erımış ılık margarın 1 çay bardağı sıvı yağ 1 çay bardağı pudra sekeri yarım çay bardağı ırmık 2 yumurta alabıldığıkadar un HAZIRLANMASI.çövenotu yıkanır tencereye alınır.4 bardak su ılave edılır,bırgece bekletılır.sabah çöven sıcakken seker ılave eılır.2 saat kaynatılır aada karıştırılır.su azalırsa 1.5 buçuk su eklenır.Suzulur.ılıyınca mıkserle köpük köpük oluncaya dek çırpılır.koyulaşıncaya ek 1 saat çırpılır.mıkserı dınlendırın.kurabıye için 1yumurta,seker.yağ,ıyıcece karıştırın.İrmıklerı ılaveedın.alabıldığı kadar un koyun (yumuşak bır hamur olmalı) cevızden buyuk parçalar alın ıçlı köfte seklınde oyun içine yeşil fıstık doldurun yuvarlayın.önceden fırın ayarınıza göre ısıtın benım fırınım kek turu hamurur150 derecede ıyı pışırıyor servıstabağına alın .uzerıne çöven sosou dökün. uzerıne kremea tarçınla susleyın Afıyet Olsun
20 Eylül 2010 Pazartesi
37.YILI DOLDURAN BIR EVLILIK YILDÖNUMÜ DAHA BU GUN HAYAT KADEHSE EGER, ASK DA KADEHI DOLDURAN SARAPTIR. KADEHINIZIN HIC SARAPSIZ KALMAMASI DILEKLERIMIZLE,
SIVAS KATMERI
Gönderen belguzaranne zaman: 14:27katmer
malzemeler. yağ,un,tuz,su öçü vermıyroum kışı sayısına göre ayarlanır yapılış. malzemeler yumuşak hamur yapılır. dınlendırılır bezelere ayrılır herbeze açılır yağlanır yuvarlanır rulo yayapılır. yarım saat dınlenır tekrar açılır yağlanır aynı işlem ıkı kez yapılır tekrar yağlanır açılır sacda pışırılır.fazla yaparsanız dıpfırızde saklanıyor .afıyet olsun18 Eylül 2010 Cumartesi
17 Eylül 2010 Cuma
KARANTINADAYIZ ARKADAŞLAR (KIRMIZI GOZ HASTALIĞI
Gönderen belguzaranne zaman: 08:25
| |||||||
Memorial Şişli Hastanesi Göz Merkezi'nden, Op. Dr. Mustafa Temel, pek çok hastalıkta ortaya çıkabilen ama özellikle yaz aylarında gözde enfeksiyonlara neden olan bakteri ve virüslerle kendini gösteren 'kırmızı göz' hakkında bilgi verdi. Temel, hastalığın belirtilerinin; kanlanma, yanma ve kaşıntı olduğunu ifade etti. Temel, "Özellikle yaz aylarında ortaya çıkan alerji ve enfeksiyonlar, gözlerde kanlanma ve yanma gibi şikayetlere neden olmaktadır. "Kırmızı göz" olarak adlandırılan hastalığa çoğu zaman virüsler veya bakteriler neden olmaktadır. Aşırı sıcaklar nedeniyle de, bu mikroplar hastalığın bir salgın haline dönüşmesine zemin hazırlamaktadır." dedi.
HAVUZ SUYU, GÖZDE ENFEKSİYONA NEDEN OLUYOR
Vücut direncinin düşük olduğu kansızlık, diyabet, ileri zayıflık, zayıf hijyen şartları gibi durumların enfeksiyona yakalanma olasılığını artırdığını kaydeden Temel, "Enfeksiyon da, gözde kızarıklık ve kaşıntı gibi belirtiler ile 'kırmızı göz'e zemin hazırlamaktadır. Aşırı sıcakların yaşandığı bu dönemde, hastalarda enfeksiyonun bütün belirtileri artmaktadır. Sulanma, kızarıklık, çapaklanma, kapaklarda şişlik, yanma, batma, kaşıntı, ışıktan rahatsızlık, en çok görülen belirtilerdir. Hastalığın ortaya çıkmasında deniz-havuz teması, ortak malzeme kullanımı, yakın temas önemli yer tutmaktadır. Lens kullanımı dahastalıkriskini artırır. Özellikle renkli lensler ya da lenslerin uyurken çıkarılmaması, kontakt lens kullanımı da risk faktörleri arasında yer almaktadır." diye konuştu.
ENFEKSİYON RİSKİNE KARŞI: HİJYEN
Op. Dr. Temel, hastalığa karşı alınması gereken önlemleri şöyle sıraladı: "Enfeksiyon söz konusu olduğunda başkalarına bulaşmayı önlemek açısından temizliğe dikkat etmek, elleri sık sık yıkamak, ortak malzeme kullanmamak çok önemlidir. Ortak kullanım alanlarında hijyene dikkat etmek gerekir. Tedavide duruma göre antibiyotikli damlalar ve merhemler, suni gözyaşı damlaları, antialerjik damlalar, gerekli durumlarda kortizonlu damlalar, bazen sistemik ilaçlar kullanılmaktadır. Ancak bilinçsizilaçkullanımından kaynaklanan sorunlar kesinlikle göz ardı edilmemelidir. Gerekli olmayan bir durumda kortizon kullanımı, hastalığı tedavi etmeyeceği gibi artmasına neden olarak, görme kaybı gibi sonuçlara da yol açabilir." |
12 Eylül 2010 Pazar
su muhallebısı
4 su bardağı süt 3 su bardağı su yarım su bardağı buğday nişastası yarım su bardağı un yarım su bardağı şeker gül suyu pudra şekeri Öncelikle 4 su bardağı sütü 3 su bardağı su, yarım su bardağı buğday nişastası, yarım su bardağı un ve yarım su bardağı toz şekerle muhallebi kıvamına gelinceye kadar sürekli karıştırarak pişirin. Muhallebiye suyla hafifçe ıslattığınız bir tepsiye dökün. Buzdolabında soğuttuktan sonra dilediğiniz biçimde dilimleyin. Üzerine gül suyu gezdirin, pudra şekeri serpip servise sunun.
9 Eylül 2010 Perşembe
BAYRAM TATLINIZ GULLAÇ
Gönderen belguzaranne zaman: 07:12malzemeler.2.5lt sut 11adaet yaprak 750gr seker 1 paket vanılya gulsuyu yeşil fıstık yapılışı. sutve sekerı kaynatalım. ılımaya bırakalım vanılyayı erıtelım.tepsıye bıryaprak yayalım bırkepçe sut dokelım.fıstık ekelım. ıkıncı yapragı yayalım sut ve fıstık ılave edelım. yapraklar bıtene kadar ışlem devam edılsın kalan sutu yaprakların uzerıne dökelım .(arzuya göre nar veya cevızle suslıye bılırız) http.//belguzaranne.blogspot.com
7 Eylül 2010 Salı
kerevız
Gönderen belguzaranne zaman: 10:40malzemeler. 1kg kervız 2 lımon 1 havuç 2 patates 1 portakal 1 kaşık un 2soğan 1 yemekkaşığı sıvı yağ 1tatlı kaşığı tuz 1tatalı kaşığı seker YAPILIŞI. KERVIZ AYIKLANIR,LIMONLU SUYA 4 EŞIT PARÇAYA BÖUNUR HAVUÇ SOULUT YANAYNA DILIMLENIR PATATESLERDE SUYA KONUR ÖNCE TENCERYE SOĞANLARI PILAKI OLARAK DOĞRARIZ. SONRA HAVUÇLARI VEREV VEREV DILIMLERIZ,UZERINE PATATESLERI 4EŞİT DOĞRARIZ. UZERINE BIRBARDAK SICAK SU,TUZ,LIMONSUYU VE ŞEKERI EKLERIZ AĞ1 YEMEK KAŞIĞI YAĞIDA GEZDIRIRIZ YAĞLI SEVENLER ISTEĞE GÖRE KOYA BILIR. INDIRMEYE YAKIN PORTAKAL SUYUNU BIRKAŞIK UNLA ÇIRPAR UZERIND GEZDIRIRIZ BEN YŞİLLİLIKTE KOYU YORUM TAMAMIYLE ARZUYA BAĞLI AFIYET OLSUN
6 Eylül 2010 Pazartesi
IFTAR YEMEGI HOBI GÖZNURU VE DEĞERLI AILESI
Gönderen belguzaranne zaman: 08:315 Eylül 2010 Pazar
Bu gece bin aydan daha hayırlı olan Kadir gecesi. Kulun Rabbine yakın olduğu gecelerin en önemlisi? Kendisine dua edenleri geri çevirmeyen, günahları bağışlayan, her şeyi bilen, gören ve duyan Yüce Allah tüm dualarımızı kabul etsin.
4 Eylül 2010 Cumartesi
peynırlı un helvası
Gönderen belguzaranne zaman: 07:26PEYNIRLI UN HELVASI
250 gr dıl peynırı yarımsu bardağı buğday nışastası 1/4 paket tere yağ 1 çorba kaşığı pırınç unu 1 su bardağı toz seker yapılışı: tavaya tere yağ veya margarın alınır,kısık ateşte ufalanmış peynır ılave edılır,başka bır kapta pırınç unu venışasta öncedenharmanlanır sonra soğuk su ılaveedılır karıştırılır purussuz olmalı.Erıyen peynırli margarın yavaşayavaşsoğuk su karışımı bırleştırılırozleşince arzuya göre sekıllenır ıster kaşıkla ıster tabağa duzlenır. arzuya göre cevız serpın . l AFIYET OLSUN(gelınızız malatyalı ordan ögrendım)
3 Eylül 2010 Cuma
yorumcu gurubuna çok teşekkürler boyle bır guzel meıl gönderdıler
Gönderen belguzaranne zaman: 20:43ELE KARAR VERMEYİN Köyün birinde bir yaşlı adam varmış. Çok fakirmiş ama Kral bile onu kıskanırmış...Öyle dillere destan bir beyaz atı varmış ki, Kral bu at için ihtiyara nerdeyse hazinesinin tamamını teklif etmiş ama adam satmaya yanaşmamış.. 'Bu at, bir at değil benim için; bir dost, insan dostunu satar mı' dermiş hep. Bir sabah kalkmışlar ki,at yok. Köylü ihtiyarın başına toplanmış: 'Seni ihtiyar bunak, bu atı sana bırakmayacakları, çalacakları belliydi.Krala satsaydın, ömrünün sonuna kadar beyler gibi yaşardın.Şimdi ne paran var, ne de atın' demişler...İhtiyar: 'Karar vermek için acele etmeyin' demiş.'Sadece at kayıp' deyin, 'Çünkü gerçek bu.Ondan ötesi sizin yorumunuz ve verdiğiniz karar.Atımın kaybolması, bir talihsizlik mi, yoksa bir şans mı? Bunu henüz bilmiyoruz. Çünkü bu olay henüz bir başlangıç.Arkasının nasıl geleceğini kimse bilemez.' Köylüler ihtiyar bunağa kahkahalarla gülmüşler.Aradan 15 gün geçmeden at, bir gece ansızın dönmüş...Meğer çalınmamış, dağlara gitmiş kendi kendine.Dönerken de, vadideki 12 vahşi atı peşine takıp getirmiş.Bunu gören köylüler toplanıp ithiyardan özür dilemişler.'Babalık' demişler, 'Sen haklı çıktın. Atının kaybolması bir talihsizlik değil adeta bir devlet kuşu oldu senin için, şimdi bir at sürün var..' 'Karar vermek için gene acele ediyorsunuz' demiş ihtiyar. 'Sadece atın geri döndüğünü söyleyin.Bilinen gerçek sadece bu. Ondan ötesinin ne getireceğini henüz bilmiyoruz. Bu daha başlangıç.Birinci cümlenin birinci kelimesini okur okumaz kitap hakkında nasıl fikir yürütebilirsiniz? ' Köylüler bu defa açıkçn ihtiyarla dalga geçmemişler ama içlerinden 'Bu herif sahiden gerzek' diye geçirmişler...Bir hafta geçmeden, vahşi atları terbiye etmeyeçalışan ihtiyarın tek oğlu attan düşmüş ve ayağını kırmış. Evin geçimini temin eden oğul şimdi uzun zaman yatakta kalacakmış. Köylüler gene gelmişler ihtiyara.'Bir kez daha haklı çıktın' demişler. 'Bu atlar yüzünden tek oğlun, bacağını uzun süre kullanamayacak. Oysa sana bakacak başkası da yok.Şimdi eskisinden daha fakir, daha zavallı olacaksın' demişler. İhtiyar 'Siz erken karar verme hastalığına tutulmuşsunuz' diye cevap vermiş.'O kadar acele etmeyin. Oğlum bacağını kırdı.Gerçek bu. Ötesi sizin verdiğiniz karar. Ama acaba ne kadar doğru. Hayat böyle küçük parçalar halinde gelir ve ondan sonra neler olacağı size asla bildirilmez.' Birkaç hafta sonra, düşmanlar kat kat büyük bir ordu ile saldırmış. Kral son bir ümitle eli silah tutan bütün gençleri askere çağırmış. Köye gelen görevliler, ihtiyarın kırık bacaklı oğlu dışında bütün gençleri askere almışlar. Köyü matem sarmış. Çünkü savaşın kazanılmasına imkân yokmuş, giden gençlerin ya öleceğini ya da esir düşeceğini herkes biliyormuş. Köylüler, gene ihtiyara gelmişler... 'Gene haklı olduğun kanıtlandı' demişler. 'Oğlunun bacağı kırık ama hiç değilse yanında. Oysa bizimkiler, belki asla köye dönemeyecekler. Oğlunun bacağının kırılması, talihsizlik değil, şansmış meğer...' 'Siz erken karar vermeye devam edin' demiş, ihtiyar. 'Oysa ne olacağını kimseler bilemez. Bilinen bir tek gerçek var. Benim oğlum yanımda, sizinkiler askerde... Ama bunların hangisinin talih, hangisinin şnssızlık olduğunu sadece Allah biliyor.' Lao Tzu, öyküsünü şu nasihatla tamamlamış: 'Acele karar vermeyin.Hayatın küçük bir dilimine bakıp tamamı hakkında karar vermekten kaçının. Karar; aklın durması halidir.Karar verdiniz mi, akıl düşünmeyi, dolayısı ile gelişmeyi durdurur.Buna rağmen akıl,insanı daima karara zorlar. Çünkü gelişme halinde olmak tehlikelidir ve insanı huzursuz yapar.Oysa gezi asla sona ermez. Bir yol biterken yenisi başlar.Bir kapı kapanırken, başkası açılır.Bir hedefe ulaşırsınız ve daha yüksek bir hedefin hemen oracıkta olduğunu görürsünüz.